arrow-left icon arrow-right icon behance icon cart icon chevron-left icon chevron-right icon comment icon cross-circle icon cross icon expand-less-solid icon expand-less icon expand-more-solid icon expand-more icon facebook icon flickr icon google-plus icon googleplus icon instagram icon kickstarter icon link icon mail icon menu icon minus icon myspace icon payment-amazon_payments icon payment-american_express icon ApplePay payment-cirrus icon payment-diners_club icon payment-discover icon payment-google icon payment-interac icon payment-jcb icon payment-maestro icon payment-master icon payment-paypal icon payment-shopifypay payment-stripe icon payment-visa icon pinterest-circle icon pinterest icon play-circle-fill icon play-circle-outline icon plus-circle icon plus icon rss icon search icon tumblr icon twitter icon vimeo icon vine icon youtube icon

Anne Menke

Anne Menke

Fotoğrafa olan ilginiz ne zaman başladı?

Babamın kamerasını elime aldığımda on iki yaşındaydım ve fotoğrafçı olmak istediğimi hemen anladım. Liseden sonra üç yıl boyunca Almanya’da bir fotoğrafçının yanında çalıştım. Serüvenim Paris’e taşınmamla devam etti.

Almanya, Fransa, Meksika ve Amerika Birleşik Devletleri gibi pek çok ülkede yaşamışsınız. Tarzınızı en çok hangi ülke etkiledi?

Almanya benim köklerimi ve yetiştirilme tarzımı, Fransa ise büyüyüşümü temsil ediyor. Paris’te yaşarken birçok farklı yere seyahat etmeye başladım. New York’a geldiğimde, şehirdeki özgürlüğü ve çok kültürlü deneyimi sevdim. Son durağım Meksika’ysa, muhtemelen dünyadaki en sevdiğim yer. Uzun yıllardan sonra artık dünya vatandaşı olduğuma inanıyorum.

Sizi New York’tan Meksika Suyalita’ya getiren ne oldu? Üç erkek çocuk yetiştirirken tüm dünyayı gezmek zor olmadı mı?

Eşim Johann ve ben on beş yıl New York’ta yaşadık. 2003’te ilk oğlumuz Luke dünyaya geldi. Luke doğmadan önce, eşim ve ben bir sörf gezisi için Meksika’ya gitmiştik. Sayulita’yı görünce aşık olduk. Bu bölgenin ne kadar özel olduğunu hissettik ve bir arazi almaya karar verdik. Çocuklardan sonra da güvenli ve özgür ruhlu bireyler yetiştirebilmek adına küçük bir kasabada daha basit bir hayat yaşamaya karar verdik. Tam olarak Sayulita’ya taşındığımızda ikinci oğlumuz Enzo doğdu. Hayatının ilk iki yılında benimle Paris’ten Arjantin’e, Tahiti’den Şili’ye ve Los Angeles’a seyahat etti. Çocuklarım hızlı seyahat etmeye ve dünyanın her yerinden birçok farklı insanla yolda olmaya alıştı. Bu yüzden onların da artık, benim gibi dünya vatandaşı olduğunu düşünüyorum. Bence çocuklarınıza verilebilecek en harika hediye, dünyanın herhangi bir yerinde hayatta kalabileceklerine dair özgüven.

Sayulita’daki yaşama ve bölgenin insanlarına dair özel bir anınız var mı?

Birkaç yıl önce Elle Amerika için bir moda çekimindeydim. Tüm ekip Puerto Vallarta’daki çekim için Sayulita’da toplanmıştı. Seyahate başlamadan önce çantalarımızı farklı arabalara yerleştirmiştik. Puerto Vallarta’ya vardığımızda, asistanımdan içinde on bin dolar olan nakit çantamı istedim ve çantayı kimse bulamadı. Çok geçmeden çantayı Sayulita’da toplanırken unuttuğumuzu anladık. Şoförümüz Sayulita’daki yerel bir taksi şoförünü aradı. Taksi şoförü çantayı unuttuğumuz yere gittiğinde karşısında yaşlı bir kadın bulmuş. Kendisi: “Evet, o çılgın insanlar bu çantayı burada bıraktı” demiş. Bütün para hala içindeydi. Buradaki insanlar hakkında en çok bunu seviyorum galiba; gerçekten dürüst ve güzeller.

Röportaj SEVAL AKBULAK 

Curated No.14'ü satın almak için tıklayın.

Read more

Marion Verboom

Marion Verboom

Daniel Arsham

Daniel Arsham

Mesut Öztürk

Mesut Öztürk

Your Cart

Your cart is currently empty. Click here to continue shopping.